Gel de, güne, haftaya, aya iyimser başla!
Sevgili okurlar,
Hafta başı ne yazmalıyız, nasıl başlamalıyız?
Bir bileniniz var mı?
Öyle, “sadece hayırlı cumalar, olmadı iyi günler, sabahlar, bereketiniz, şansınız çok ve bol olsun” yetiyor mu?
En iyisi,” selamünaleyküm” deyip geçmek mi?
Olmadı, “günaydın, merhaba” diye mi güne başlamak?
Sabahları işyerlerini açanlar, güne başlarken, “elbette. o günü, hasılatı, bereketi ve huzuru ve kazasız belasız yaşamı” düşünür..
Ne güzeldir, “sabahları huzur ve bereket içinde işyerini açmak, sonra aynı huzur ve bereketin verdiği güzellik ile eve dönmek, ev halkı ile buluşmak, kucaklaşmak, sıcak bir çorba tasına kaşık sallamak, helalinden şöyle karın doyurmak” ve sonra “Allah bereket versin, bugün de rızkımızı çıkardık” demek!
Aza kanaat etmek, az ile yetinmek!
Aç gözlü olmamak, tamah etmemek!
Burası böyle ya, olup, bitenler?
Onlar, ne olacak?
“Okula giden evladın, trafik güvenliği, işe giden kızımızın, oğlumuzun geleceği, direksiyon başındaki babamızın kazasız, belasız eve dönme garantisi, ocak başındaki annemizin, yemekleri hazırlama telaşı”, nereye konacak?
Ya, “bu memleketin hali ne olacak” diyenler?
Siyasetin, bir türlü içinden çıkamadığı, “iç ve dış sorunların üstesinden kim, kimler” gelecek?
Bir önceki yazımda, “vatan sağolsun da” diye yazdım ya?
Birçok arkadaşım, bana kadar ulaşıp, görüş ve düşüncelerini paylaşıyorlar..
Neler yazıyorlar, neler?
Elbette, bu aramızdaki özel yazışmalar, bunları burada paylaşacak değilim!?
Ama biliniz ki, millet burnundan soluyor, burnundan!
Eh, “bizlerde kıyısından, köşesinden bu başıbozuklukların, olmadı güzelliklerin, yazmazsak” olur mu?
Bazen, kafam takılmıyor değil?
“Bu memlekette, güzelliklerde oluyor”diyenler, var mı?
“Olmaz mı” dedi arkadaşım!
Ta, “Adapazarı’ndan, Akyazı’dan, Karasu’dan, Sapanca’dan, Geyve’den, Taraklı’dan, Kaynarca’dan..” söze karıştı..
Eh dinleyelim bari?
“Bak ustam, yol, köprü, tünel yapılıyor, asfalt dökülüyor, tretuar, millet bahçeleri ihdas ediliyor, okul, hastane, uçak, İHA, SİHA, uçak gemisi, hızlı tren..” diyerek, bir çırpıda durumu özetledi..
Demek ki, mumlekette bunlarda oluyor!
Önceleri, bunların esamesi, yokmuş ya?
Vay be, “toplu iğne bile yapamıyormuşuz da” haberimiz yokmuş!
“Saraylar, çakarlı arabalar, cuma namazı konvoyları, torpillilerin işbaşı yapması, ihale güzellikleri, iktidar belediyelerinin korunması, bir kesime operasyonlar, bardağı taşıranlara zindanlar, siyaset arenasında transferler, açılım, saçılım”, neler oluyor lo?
Körolası siyaset!
İş gelip, “bu siyaset kelimesine takılıyor, bir türlü öte yakaya geçemiyoruz”, öte yaka?
Herkesin bir siyaseti var ama, “uzlaşmada, birlik ve beraberlikte, ülkenin geleceğinde, insanımızın menfaatlerinde, muassır medeniyetler yarışında”, bir türlü karar kılamıyoruz!
Tuttuğumuz, elimizde kalıyor!
Dökülüyoruz!
İşte, “bu ahval ve şerait içinde”, uçağımız düştü!
20 Vatan evladı arasında yer aldı, Sakaryalı yiğidimiz!,
“Gürcistan’da askeri kargo uçağının düşmesi neticesinde, şehit olan Hava Uçak Bakım Astsubay Başçavuş Akın Karakuş, memleketi Sakarya’nın Serdivan ilçesinde, son yolculuğuna uğurlandı.”
Bizim Sakarya Gazetesi ile ülke gazete ve televizyonlarında da yer aldı, bu acı haber!
Kafanız karıştı, değil mi?
Nasıl karışmasın, bakın Sakarya’dan yazanlardan bir dostumun tespitlerinden bir bölüm..
“Çok acı bir olay maalesef, ama aynı zamanda dediğiniz gibi basit başsağlığı mesajlarıyla üstü örtülüp geçiştirilmemesi gereken bir olay.
C130 tipi dünyada güvenirliği bu kadar yüksek bir uçağın, havada durup dururken, üç parçaya ayrılarak düşmesini, basit bir kaza olarak açıklamak, insan aklıyla alay etmek demektir.”
Gel de, güne, haftaya, aya, yıla güzel başla!..
Gününüz aydın, sofranız bereketli, yaşamınız ve yarınlarınız hoş olsun!
Yine de iyimserlik, yine de hoş görü ve yine de şükür!
Mevla’m, güzellikler nasip etsin!
Yusuf Cinal yazıyor,17 Kasım 2025
