Yusuf Cinal
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kurtuluş reçetesi aradığımız günler!

Kurtuluş reçetesi aradığımız günler!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili okurlar,
Türk Milleti’nin, varoluş destanlarından biri olan, “30 Ağustos Zafer Bayramı” coşku ve heyecanla kutlandı..
Yine, “cadde ve sokaklar, evlerimiz, apartmanlarımız vilalarımız, bağ- bahçe Türk Bayrakları ile olduğu kadar, Atatürk posterleri” ile süslendi..
(Böyle önemli bir günde, Akyazı çarşı içi neden bayraklarla süslenmedi ki?Açıklaması varsa, paylaşırız!)
Bir Milletin, “küllerinden yeniden doğması, ayağa kalkması”, nedir bilir misiniz?
İşte sizlere, ilk yazımda, bunu anlatmaya çalıştım..
Şartlar belli..
Kuralı, kazanan devletler koyuyor!..
Elin, kolun bağlı!..
Bir devletin iflasına, tarih tanıklık ediyor!..

Çaresizlik içinde, çare arayanlar yok değil?
Ama nasıl?
“Savaşlar nedeni ile yoksul ve bitap düşmüş olan bir Milleti ayağa kaldırmak, zafre inandırmak”, öyle kolay mı?
Bu ahval ve şartlar içinde,” İstanbul’da toplantılar, buluşmalar gerçekleşiyor”, fikirler yarıştırılıyor, paylaşılıyor..

Kısacası, bu paylaşıma, bu işgale, bu acı sona razı olmayanlar, çare arıyor..
“Vatanın bağrına, düşman dayamış hancerini..
Yok mu kurtaracak, bahtı kara maderini!”
Ünlü vatan şairimiz Namık Kemal’in bu dizeleri, 93 Harbinde, ne mana ifade ediyorsa, gelinen günde de aynı anlamı taşıyordu!

HARAMZADELER, HARAMİLER?

Gel de bunu, bugün irinli kafalılara, saplantı içinde olanlara, siyaseten kandırılmışlarına, tarikat girdabında olanlara anlat bakalım?.
“Hainlik” bu ya, o yıllarda da vardı!..
Olmaz mı?
“Haramzadeler, haramiler”, her devirde olmadı mı?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları “düzenli ordu” için karar kıldığında, “Anadolu topraklarından 112 Bin gönüllü asker” toplandı..
Ya Asker kaçakları, ta Çanakkale savaşından itibaren dağları mesken tutmadılar mı?
Tarihe sorun onları, anlatır vallahi..

“Mandacılar, tarikatcılar, Atatürk ve İstiklal Mücadelesi karşıtları, işbirlikçiler”, boş dururlar mı?
Dün boş durmayanlar, bugün ıslah olmuşmudurlar?
Geç beyim!
İstanbul’da amansız, gizli toplantılar yapılıyor..
İngiliz işgali altında olan İstanbul’da, “kurtuluş recetesi aranıyor, ilk kıvılcım ateşini yakacaklar” düşünülüyor..

İLK KURŞUN
İşte, bu bağlamda Sultan Vahdettin’den, bir görev yazısı ile Bandırma Vapuru’na binen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Samsun’un yolunu tutarken, Anadalou’da ise düşman ile işbirliği yapanlar, çoktan gemiyi azıya almışlardı bile..
Yunanlıların İzmir’e çıkışlarına ilk olarak, “gazeteci Hasan Tahsin karşı çıkarak, silahını ateşleyerek”, kurtuluşun yolunu gösteriyordu..

“Ateşten gömlek” giyilen günlerdi, o günler..
Ya Sakarya boylarında, neler olmuyordu, neler?
“Saray ile işbirliği yapanlar”, çoktan örgütlenmişti..
“İstiklal Mücadelesi” ve “Kuvvayı Milliyeciler aleyhine karalamalar, Sakarya’da bir başka kaosun ayak izlerini” taşıyordu..

DÜŞMAN İLE İŞBİRLİĞİ
O günleri, “illa da Halide Edip Adıvar mı” anlatmalı?

Size, bize ne oluyor?
“Düşman ile işbirliği yapanların iştahına”, diyecek yoktu?..
Düşman ile işbirliği ha?
“Din elden gidiyor”diye İngiliz oyunlarına alet olanlar?

Atatürk ve İsmet Paşa’ya kara çalanlar?..
Zor yıllardı, vesselam!

Böyle bir ortamda Kuvvayıcı Çerkez Ethem ve arkadaşları Sapanca üzerinden Adapazarı’na, oradan Hendek , Düzce ve Bolu’ya geçerek, hilafet ve saray yanlıları ve düşman ile işbirliği içinde olanları susturmayı başardı..
Hele, içimizdeki kahramanlar, adları biliniyor mu?

KUVVAYI KAHRAMANLARI?
“Hocaköylü(Kaynarca) Molla Ahmet, Karasulu İpsiz Recep, Adapazarlı Kazım Kaptan, Gavur Ali ve diğerleri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında ve cephesinde”, çoktan işbaşı yapmışlardı..
Bir başka, “vatan, millet, bayrak ülküsünü” harekete geçirenlerdi onlar?
Ne yıllar idi, o yıllar ne?
Düşmanın ayak bastığı Adapazarı ve civarındaki durumu iyi anlamak, öğrenmek, “İstiklal Mücadelesi’nin ne demek olduğunu” anlamak demektir?
Kefken Adası açıklarında Atatürk ve silah arkadaşlarını taşıyan Bandırma vapuruna, İngilizler ateş açıyor, “Atatürk ve silah arkadaşlarını durdurmak istiyorlar ama, karadan İngilizlere ateş açan İpsiz Recep ve arkadaşları, onları ürkütmeye, geri çekilmeye” zorluyor..

SAMSUN YOLUNDA
Mavi gözlü, sarışın saçlı adam, Samsun yolunda..
Büyük ATA, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Samsun’da umutla, heyecan ve coşku” ile karşılanıyor..
İngiliz işgalinde olan kentte, asayiş pek güvenli değildir..
Paşa ve arkadaşları, oradan daha güvenli ve emin olan Havza’ya getiriliyor..
Sonra, “Amasya, Sivas, Erzurum kongreleri ve bir Milletin şahlanışına” tanıklık ediyoruz..
Türk Milleti, “Atatürk’ün etrafında toplanarak, işgalcilere emperyalistlere” karşı, direnişe geçiyor..
Hey yavrum, hey!
“Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar!”
“İzmir’in dağlarında çiçekler açmaya” az kaldı..

O, büyük emir hazır..
“Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir, İleri!”
“Yaşa Mustafa Kemal Paşa” nidaları arasında, Hendek İlçesi’nden, Adapazarı’na yaya gelen Türk çocukları ve öğretmenlerinin heyacan ve coşkusu her şeye değer..

38 DAKİKADA BİTTİ!

İşte, “o büyük taaruzun yıldönümünde yine Adapazarı caddelerinde” resmi geçitteyiz..
Bir gazeteci arkadaşım, o büyük taaruzun yıldönümünde şu ifadeyi kullandı:
“38 Dakikada tören bitse de, asıl büyük töreni kalplerimizde yaşadığımız bilinmeli!”..
Çark caddesinde coşku seli oluşturanlara, elde bayrak, bu büyük coşkuyu yaşayanlara selamlar olsun!
Ya, Anıtkabir’de slogan atanlar?
Bir milletvekili, bas, bas bağırarak,” burası mezarlık” diyerek, ne anlatmak istiyordu ki?

Ayrıntılar ama, mide bulandırmıyor mu?

GÖLGE ETMEYİNİZ?
Lütfen, “bu büyük zafere, destan yazanlara”, gölge etmeyiniz!..

Biliniz ki, “şehitler ölmez, vatan bölünmez” haykırışlarındayız!
Kalplerimizde Atatürk sevgisi ile nice “30 Ağustosları hep berabe yaşayacağız ve birlikte mutlu, refah, umutlu günlere” koşacağız..
Yeter ki, gölge etmeyiniz!
Haydi, “9 Eylül’de İzmir’e, o coşku selini” oluşturmaya?
Yusuf Cinal yazıyor, 1 Eylül 2025

Kurtuluş reçetesi aradığımız günler!
Yorum Yap