Sevgili okurlar,
“Mübarek Ramazan” ayı nedeni ile “iftar sofraları” kurulmaya başlandı..
Ne güzeldir, Ramazan ayı..
Ne bereketli, aydır..
Aynı zamanda, “birlik, beraberlik, kardeşlik, komşuluk, vefa ilişkilerini de” açığa çıkarır..
Kim, kimi, davet etmiş?
Kim, nerede, hangi sofralarda görünmüş?
Kim, “kendi kesesinden, kim devlet kesesinden cömertlik yapmış” öğreniriz!..
Evet, kim, “bu halisane ayın kutsallığı üzerinden nemalanır, kendine bir zenginlik kazandırır” bilinir?
Kimileri de, bunları dert etmez..
“Kendi fakir sofraları etrafında, çoluk, çocuk buluşur, bir tas çorbaya kaşık” çalarlar..
“Tertemiz kulluk ve inanç gereğini yerine getirenlerin, huşu içinde, sahura kalkması, orucunu tutması, namazlarını eda etmesi, akşam ezanı ile iftar yapmasnın hazzı, huzuru” bir başkadır..
“Ramazan davulcuları, güm, güm sesleri ile bu mübarek ayı şenlendirirken, oruç başlangıcı ve bitimi patlayan top sesleri”, çocukluk günlerimin hatırasıdır..
RAMAZAN DAVULCULARI?
Çocukluk günlerimin bir başka hatırası da, Akyazı Alaağaç Köyü muhtarı ve davulcusu “Davulcu Muhammet (Mehmet) Şafak ile Korucu Yusuf’u, anmadan” geçmek olur mu?
“Yaz, kış, yağmur, çamur demeden, köyü bir uçtan, bir uça davul sesleri ile” cınlatırlardı..
Hey gidi, günler hey!
Allah, gani, gani rahmet eylesin!
Bir başka vefadır hatırlamak ve hatırlatmak..
Hatırlayanlara, selam olsun!
Adapazarı Mithatpaşa Mahallesi’ndeki hanemizde, Ramazan ayının ilk günü..
Her şeye rağmen, saatler kuruldu..
O eski yılların alışkanlığı, “zamanın çalar saatleri de” böyle kurulurdu..
Çalar saatleri..
Zaman ayarlı..
CEP TELEFONU ZİLLERİ?
Şimdiler, herkesin elinde bir cep telefonu..
İşte, “o saatlerde, her evden gelen zil sesleri, sahur vaktini haber veriyor ya, ardından davul sesi” duyuldu..
Mahalleleri, paylaşmış davulcular..
Üstelik, sınavdan bile geçmişler…
“Güm, güm, güm, hoş geldin ey şehri Ramazan!”
Sahur bitimi, top sesi Adapazarı, Serdivan ve Erenler’den duyuldu..
“Ramazan geceleri”, bir başkadır, ülkemin köylerinde, kentlerinde..
Ruha huzur verir, teravih namazları..
Ellerin, birlikte duaya açılması..
Aynı duada buluşmak, ne güzeldir..
Kimi bolluk, kimi yokluk içinde!..
Yaşanır, günler, geceler..
BİR, İKİ DİLİM BÖREK?
Ramazan öncesi, bir pastahane önünden geçerken, bir annenin,” Bayım size bir şey söyleyebilirmiyim” diyerek, yaklaşması, tedirgin etse de, dinlemeden edemedim..
Böreklerin, çörüklerin, pasta, kek ve tatlı vitrinin önünde,” Çocuğumu hastaneye yatırdım. Beş param yok.. Bana bir iki dilim börek, çörek alabilirmisin” dedi..
Şaşkınlığımı atıp, pastaneye buyur ettim..
Bir, iki, üç dilim börek aldı..
Yüzü gülümsedi, para teklif ettim, kabul etmedi..
“Teşekkür etti, afiyet olsun” diyerek, yürüdüm gittim..
Paylaşmak, bölüşmek, ne güzel!
BASTI GAZA?
İlçe duraklarından, Akyazı için hareketlenen, bir araca el ettim..
Durdu ve ücreti ödemek için, cüzdanımı çıkardım..
50 TL istedi..
Hınca, hınç dolu olan araçta, yer yok!..
Vakıf Köyü halkından şoför Murat K. beni yanındaki şoför koltuğuna oturttu…
“Buraya bayan almıyorum” dedi..
Hoş ve vipte bir yolculuk ve sevgili emekçi şoför Murat K ile sohbet, güne damga vurdu..
Bastı gaza, Akyazı’ya doğru yol aldık..
Memleketin, bu güzellikleri de var, her gün yaşanır..
Yusuf Cinal yazıyor, 8 Mart 2025
TEBRİK
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü” kadınlarımız için sağlıklı, bereketli, huzurlu güzelliklere vesile olsun!
Kadınlar çiçektir, boyunlarını büktürmeyiniz!