Sevgili okurlar,
Son yazımda,” lütfen empati” diyerek, ülkedeki bir düşünce yapısının çarpıklığını, ortaya koymaya çalıştım..
“Lütfen empati?”
Yani; “sana yapılmasını istemediğini, başkalarına yapma!”
Tartışmanın elbette odak noktasını, “ülkeye akın eden yabancılar” oluşturuyor..
Senin yabancın, benim yabancım?
Mesele bu ya?
İtalyan Başbakanı Meloni, niye Türkiye’ye teşekkür etti?
Doğu sınırları kapalı!
Kim, hangi ülke kapattı Türkiye!
Ya, Türkiye’nin sınırları?
Kevgir!
Son yıllara kadar, Türkiye topraklarını bir geçiş üssü olarak kullanan göçmen tacirleri, “hedeflerini büyüterek, çoğunluk göçmenlerin ülke içinde istihdamının önemine dikkat çekerek, binlerce insanın mağduriyetine, ölümüne” neden oldular..
Ne canlar, ne insanlar, ne çocuklar, Ege sularına gömüldüler!
Bu noktada, “hem Türkiye’nin, hem AB’nin (Avrupa Birliğinin) göçmen politikalarının da, ne kadar egemen olduğunu” söylememiz, acıları dindirir mi?
BİLİNMEYENLER DEĞİL?
Politik ortamda da çok tartışılan ” Türkiye Göçmenler Deposu oldu” söylemleri ardından, “savunmada yer alan düşünceleri, bizler Avrupa’dan tanıyoruz”, biliyoruz!..
“Irkçılık, ayrımcılık ve dışlanma politikalarının” Avrupa Birliği(AB) ülkelerinde, “ne kadar gündemi işgal ettiği, hatta bu politikaların, ülke siyasi partilerinin gündemlerinde bulunduğunu” bilmeyinimiz yok..
Türkiye’nin, velhasıl Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarının, “bu ırçlıkı, yabancı düşmanlığı, İslamofobi, ayrımcılık, dışlanma “ konularında yaşadıkları, kitaplara bile sığmaz..
Bilinmeyenler değil ya!
Şimdi, gelelim Türkiye’ye?
TÜRKİYE GERÇEKLERİ?
Bir kere, “Türkiye’nin yanıbaşındaki Irak ve Suriye ile Afrika ülkelerindeki sıcak çatışmalar”, hepimizin malumu!
Hele de Suriye?
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, siyasi iradenin( AK Parti ve MHP) bir politik tasarrufu olarak, özellikle Suriye üzerinden gelen, savaş veya çatışma (İŞİD ve diğer terör örgütleri) kaçkınları, önce ensar denilerek, ülke sınırlarından içeri girmelerine”, izin verildi..
Ensar, Müslüman kardeş!
Çatışmaların uzaması, Suriye’de iç dengelerin bozulması ile kaçkınların da, sayısını artırdı..
Türkiye’nin her köşesinde,” yabancıların ayak izleri” görülmeye başlandı..
Bu durum,” iç siyasi, ekonomik ve sosyal dengeleri de” bozdu!
Bizimkiler için,” iş var çalışmıyorlar” diyenler, “bu göçmen işgücünü çok ucuza kullanmanın” keyfini yaşamaya başladılar..
Oh, ne ala memleket!
Kaçak, vergisiz ve sigortası işgücü!
Bu durum önceleri,“ensar” yani “muhacir” bağlamında,halka takdim edildi.
“Bu kesimin, bir gün geri döneceği tartışmalarını, bir kesime vatandaşlık verilmesi de” alevlendirdi..
Konu ile ilgili olarak, “görüş beyan etmeyen siyasi parti, sivil örgüt, akademisyen, yazar” kalmadı..
Kafalar, gerçekler karşısında, harbiden karıştı!
Gelenler, geldikleri yerlere dönmüyorlardı?
TÜRKİYE GÖÇMEN DEPOSU MU?
Türkiye’ye, “bir şekilde sığınan Suriyelilere, Afgan, Pakistan ile diğer ülke mülteciler de” eklendi..
“Zorunlu göç ile ekonomik, sosyal ve siyasal göç olgusu”, birbirine karıştı..
Haydi çık, işin içinden bakalım?
Dolayısıyla Türkiye, “gerçekten bu manada göçmen deposu” olarak adlandırıldı.
Başta Almanya olmak üzere, “İngiltere ile İtalya’da, bu politikaları destekledi ve finanse”, etti..
Bu anlayış ve politikalar, “Türkiye’nin yol geçen hanına dönmesine” sebep oldu!
Bu politikaların sancısının, daha uzun yıllar süreceği muhakkaktır..
Eğer zamanında, “bu katmerleşen sorunlara çözüm bulunmazsa, gelecekte ülkenin karmaşık etnik meseleler ile karşılaşılacağını” tahmin etmek güç değil..
TÜRKİYE’YE BEDEN ÖLEDNDİ AMA?
Konu ile ilgili olarak, Avrupa Birliği ülkeleri ile yaşanılanları hatırlatmak isteriz!..
Sonra, “AB ülkeleri Türkiye’ye bir bedel ödeyerek, göçmenlerin Türkiye’de tutulmasını ve geri kabul anlaşması ile Avrupa’da yakalananların geri gönderilmesine” olanak sağladı.
Bütün bu politikalar, “hem Türkiye’nin, hem de Avrupa’nın işine geldi” ve bugünlere gelindi..
İyi de, “Türkiye’nin, yarın bir bedel ödemeyeceğini”, kim söyleyebilir?
Konu ve tartışmalar bitti mi?
Bitmez!
İŞGÖÇÜ ANLAŞMALARI?
Burada, “Türkiye’deki göçmenler ile( her ne ise, ensar, mülteci, sığınmacı..) ile Avrupa’da bulunan Türk aidiyetini bir tutma gafletine” düşmemeliyiz!..
Bir kere, konu bağlamında, “kimse Avrupalı Türkleri, siyasi düşüncelerine”, meze yapmaya kalkmasın!?..
Biline ki, “Türkler, Avrupa’ya belli göç anlaşmaları” ile gönderildiler..
“Bu işgöçü anlaşmaları, devletin arşivinde” bulunmaktadır..
Merak edenler, bu kaynağa bakabilirler..
ÜLKE DENGELERİ VE NÜFUS?
Bu anlaşmalı,yasal göç hareketi, “belli çalışma, işgücü bağlamında, bir emek hizmetinin, kalıcı hale gelinmesi, vatandaşlıkların alınması ile seçme ve seçilme haklarının da elde edilmesi”, sürecini getirdi..
Artık,” Avrupalı Türkler” olarak, tarihe mal olan vatandaşlarımızın, “Türkiye’ye sığananlar ile aynı kefeye konulması mümkün” değildir..
Biri yasal göç, biri kerhen göç!
Bilmem anlatabildim mi?
MİLLİ HASSASİYETLER?
Kaldı ki, “ülkenin nüfus dengesini de bozan bu durum”, elbette konuşulmalı, tartışılmalı..
“Birilerinin olduğu gibi, siyasilerin, bu durumu siyasete alet etmesi”, ne kadar doğrudur?
Bu kesim üzerinden, “ucuz siyaset yapmanın da”, anlamı yok!..
Siyasi iktidar ile muhalefet arasında sorun olan, “mülteciler” konusu, “enine, boyuna tartışılmalı ve ona göre, milli hassasiyetler bağlamında”, politikalar oluşturulmalı..
GELSİNLER, KALSINLAR?
“Gelsinler, kalsınlar politikaları”, hiçbir zaman çözüm olmaz!?
Zira, “göç ve göçmen politikaları” bilenmez değil..
Türkiye’nin, “başını daha da ağırtacak olan bu konu, ülkenin de, geleceğini tehdit eder boyuttaysa, gereken adımların atılması” elzemdir..
Değilse, “ülkeye sığınanların istihdamı, eğitimi ve diğer sosyal hakları” sağlanması,uluslararası temayüllür ve insan hakları evrensel değerleri bakımından”, zorunludur..
LÜTFEN EMPATİ!
Burada,“yukarıda sözünü ettiğim empati”, Avrupalı Türkler ile Türkiye’ye sığınanlarla ilgilidir..
“Avrupalı Türklere yapılmasını istemediğimizi, ülkemize gelenlere yapmamızı”, kimse bizden isteyemez..
Görülüyor ki, “Türkiye’nin yabancılar meselesi”, daha çok konuşulacak gibi!
Nasıl konuşulmasın?
Sakarya’nın sınırları içinde, bir otobüs duruyor ve içinden 20-28 Yaşlarında genç delikanlılar iniyor..
Kim bunlar?
Kaçaklar!
Bunlara davetiye çıkaran kimler,ya da hangi politikalar?
Sormazlar mı?
İşin ,“insani yönünü ıskalamadan, söylenmesi gerekenleri, herkes söylenmeli, yanlışlardan vazgeçilmeli, aferinlere” sığınılmamalıdır?
Zira, bu işin sonu, pek iyi görünmüyor!..
Bu noktada, “empati yapmanın da bir faydası olacağını” sanmıyorum!
Yusuf Cinal yazıyor, 1 Mayıs 2025