Sevgili okurlar,
Aylardır, “Türkiye gündeminde” olan ve bir türlü ortaya konmayan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları ile ilgili “ iddianame” nihayet ortaya kondu..
Haydi, geçmiş olsun!
Bugüne kadar yapılan tartışmaların boyutu ve rengi, güya değişti!
Hemen söyleyeyim ki, değişen bir şey yok?
Neden mi?
Nedeni, sizce açık değil mi?
Bir kere, “siyasi davaların inandırıcılığı” yoktur!
Siyasi iktidar, ne yaparsa, yapsın, idianame ardından Başkan Ekrem İmamoğlu’na ceza da verseler, halk nezdinde, “bu davanın inanırlığına”, kimseyi inandıramazsınız?
Zira, başından itibaren biliniyor ki, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı(İBB) Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sadece İstanbul değil, Ankara, İzmir, Adana ve diğer büyükşehirler ile Türkiye genelinde birinci parti olarak ipi göğüslemesi, davanın inanırlığını”, arka planda bırakıyor..
Demek ki, neymiş?
“CHP’nin yerel seçimlerde birinci parti olması, bu partinin AK Parti karşısında, hem İstanbul kazananı olan Ekrem İmamoğlu’nun, iktidar partisi ve ortaklarının adaylarını, tek, tek yarışta safdışı etmesi”, hedef olmasına neden oldu..
Öyle karıştırdı ki, bu durum, “yıllardır Türkiye’de her seçimin kazanını olan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın radarına da” takıldı..
Bu manada söylenenleri hatırlatmak gerekirse, “ Topal ördek tanımı, bunlar İstanbul’da iktidar olamazlar, İstanbul’u yönetemezler, bunları silkeleyiniz..” türünden söylemleri, sizlere ne hatırlatıyor ki?
Aslında, İBB Başkanı Emrem İmamoğlu’nun, daha ilk seçimden itibaren hedefe konduğu, gözden kaçırılmamalı..
Sadece, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu değil, “aynı zamanda Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin de(CHP) hedefe konması, işin siyasi boyutuna” en iyi örnektir..
Bu süreçte, nelere şahit olmadık ki?
“Davanın gizliliği, açık ve net olmayışı, belli basın odaklarına gizli bilgilerin servis edilerek, itibarsızlaştırma, davaya kılıf oluşturma, davanın haklılığını güya pekiştirmeye yönelik girişimler yanında, itirafçılar eli ile sergilenen kepazaliklere”, hepimiz tanıklık ettik..
Başkaca, tanıklık ettiğimiz davalar yok mu?
Olmaz mı?
İşte, “DEM Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, iş insanı Osman Kavala, milletvekili seçilen Can Atalay ve diğer tutukluları..” bu manada sayabiliriz!..
“Yolsuzluk suçlaması ile çetebaşı olarak ilan edilen Ekrem İmamoğlu ile ilgili olarak, 2 Bin 500 Yıl hapis cezası” isteniyor..
“Türkiye’nin, en büyük yolsuzluk” davası ha?
Davanın,” burada inandırıcılığı havada” kalıyor?
Ne yapmış Ekrem İmamoğlu ki, “bu büyük ceza”, kendisine reva görülüyor?
Bakınız, “3 Bin 900 Sayfalık iddianame” şüphesiz mahkemeye sunulacak.. İddianame de, 105’i tutuklu 402 kişi hakkında işlem yapılması isteniyor..
Şüphesiz, “bu siyasi dava içeriğinde, isnat edilen birçok suçlamada”, gözden kaçmıyor..
Şuraya bakınız ki, “İstanbul’u yönetme başarısı gösteren Başkan Ekrem İmamoğlu, bu süreç içinde, bir de suç örgütü kurma, yönetme suçu”, işlemiş?!
Buna da, halkın inanması bekleniyor!
Başta dediğimiz gibi Türkiye’de “siyasi davalar” hep “milletin sinesinden, vicdanından” geri dönmüştür..
Bu raddede, “eğiri oturup, doğru konuşmak gerekirse, bu davanın da, direkten döneceği” kesin!
Zira, “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir suç örgütü lideri olduğuna”, kimseyi inandıramazsınız?
Eldeki deliller, tanıklar, usul ve yöntem, halk nezdinde hüsnü-kabul görmüyor..
Türkiye Cumhuriyeti tarihi içinde, bu tür davaları gördük geçirdik!..
Hatıraları bile, insana ızdırap veriyor!..
Ülkenin, gündemi yoğun!..
“Terörsüz Türkiye” projesini konuştuğumuz bu günlerde, “bu tür davaların, ülkeye, insanımıza, geleceğimize, siyasetimize, siyasilerimize”, ne yararı olur ki?Temennimiz, “adaletin geçiktirilmeden tecellisi, tutuksuz yargılamaların esas alınması, yargıya güvenin tesisi ve kamu vicdanının sesine kulak” verilmesidir..
“Türkiye’nin, bunu başaracak, bu tür davaları aşacak, kardeşliği, barışı, huzuru sağlayacak, yeterli deneyimi ve tecrübesi” vardır..
“İç cephenin geleceği açısından da, bunları aşma mecburiyetimiz olduğu”, gözden kaçırılmamalıdır..
Lütfen, “kişisel, siyasi sorunlarımızı, milli menfaatlerimizi, ülkemizin, insanımızın geleceği üzerine”, inşa etmeyelim!
Yarın, tarih sizi affetmez!
Yusuf Cinal yazıyor, 13 Kasım 2025
